8 Mayıs 2016 Pazar

Benim Yolum




Dumana boğulmuş gecenin içinden sessiz haykırışlar....
Hayatımın son dönemlerdeki özeti
Naraları boynuma dolamış geziyorum zihnimde
Gerçekliğimin aksine...
Hiç var olmamış olmayı dilesem de beyhude
Vakit kaybı vesselam pek çok varsayım
Bile bile harap olur zamanım

Sonunu merak ettiğimdendir hala nefes alışım...
Bir umut...
İçimde kalan bir ukde...
O da kalmazdı geri, Yaradan yasak demese...
Hala aynı labirentte onuncu turumu atışım bundandır
Çıkış yolu belleğimde
Lakin o yol benim yolum değil




Hiç Lüzumu Yok




Gözlerimi uzak tutuyorum pencerelerden
Çocuğunu gerçeklerden sakınan bir anne gibi
Kaçırıyorum gözlerimi kimsesizlikten
Bütün var oluşlara inat
İkna ediyorum kendimi yokluğa
İki selam edenler de siktir olsun gitsin
Bok vardı

Adım sesleri
Samimiyetsiz kahkahalar
Çağrılan onlarca isim -ki yarısı birbirinin aynı-
Ne işim var ulan burada?
Kafamın içi yeterince dağınık zaten
Tüm yalnızlığa rağmen
Kapattım kulaklarımı da
Siz de eksik oluverin
Bok vardı

Bir ritüel olarak yatağımı toplamadım yine
Salon da dağınık
Lavaboda, kalan ömürlerini geçiren bulaşıklar
Karnım aç değil zaten
Kitaplar da savrulmuş evin dört bir yanına
Banyo sırılsıklam
Balkon çöplerle dolu
Sigaramı tüttürürken gecenin üçünde
Elektrik de olmayıversin
Bok vardı




Ne Yapıyorum?




Kocaman bir kürenin tepesinde
Göz gezdiriyorum olup bitene
Her şeyin bir parçası mıyım?
Yoksa teferruat mı, bilmiyorum
"Ne yapıyorsun" dersen
Merak ediyorum

Tepemde gittikçe kararan bir çatı
Kronik sessizlik başlar yine
Göz gezdiriyorum olup bitene
Varlığımdan haberdarlar mı?
Yoksa aksini düşünecek kadar yalnız mıyım?
Bilmiyorum
"Ne yapıyorsun" dersen
Özlüyorum

Kocaman bir kürenin tepesinde
Rutinler ısrarla takip ederken birbirini
Göz gezdiriyorum olup bitene
Her tur, bir öncekinin aynısı
Çatının kararması, aydınlanması
İnsanların birbirine dert yanması
Sevişmesi, ayrılması
Uyuması, uyanması...
Bir gün bir istisna olur da gelir misin yanıma?
Bozar mısın tüm tekdüze yaşanışları?
Bilmiyorum
Ya "Sevmiyorum" dersen...
Korkuyorum




Zarif Mum ve Bayağı Kavanoz Kapağı




Epey şık bir mumun
Harcanışını seyrediyorum
Ve bir kavanoz kapağının zaferini
Bütün bayağılığıyla o zarif muma sahip oluşunu
Bir kavanoz kapağının...

Öylece oturmuş
Bir kavanoz kapağını kıskanıyorum




Hiç Var Olmayacak Bir Zaman Dilimi




Hiç var olmamış bir zaman diliminde
Ateş ediyorum kalemimle deftere
Can çekişiyor satırlar
Kalemin ucu kendini yiyip bitiriyor
Silgim küf tutmuş
Defterin içi parçalanıyor
Sigaramda tükenme sendromu hâkim
Yarım bardak kahve bana bakıyor,
Acıklı gözlerle, dünden kalmış...

Sakallarım çenemi terk ediyor,
Her sana yazdığımda...
Pekâlâ saçlarım da uçup gitmek niyetinde...
Kulaklarımda küfürler çınlıyor,
En kaba mahiyetinde...

Hiç var olmamış bir zaman diliminde
Bir yok oluş türküsü dökülüveriyor dudaklarımdan
Ellerim titriyor, dudaklarımla birlikte
Gözlerimde bitiveren bir hasret
Hiç var olmamış bir zaman diliminde




Figan




Seni gören cennetlik desem de
Hususi olarak bana nasip olmuyor herhalde
Başarsam da buluşmayı, eksik kalıyor
Hep dahasını istiyorum
Gülsek de üzülsek de iki kelâm daha çekiyor canım
Seni yanımda tutamıyorum
Konuşmayı sürdüremiyorum
Kestirip atamıyorum mazeretlerini
Boş ver gitme, sonra halledersin, ne acelesi var
Diyemiyorum...
Beceremiyorum kendimi düşünerek hareket etmeyi
Her "görüşmek üzere" deyişim; "gitme" yakarışı oluyor
Ve sen her defasında gidiyorsun...
Olsun...



Bombok Buralar




Buralarda her şey bombok
Yağmur yağar diye kesilir sular
Asansörle merdiven göz göze bakar
Utanır merdivenler
Bir tane ağaç selam durur
İki tepenin arasından
Güneş ona hâl hatır sormadan doğmaz
Ağaç hep kendi işinde,
Umursamaz

Buralarda her şey ısrarla bombok
Bir bildiğim var
Hiçbir şey ürkütmüyor aydınlık kadar
Gün doğmasa da hiçlik açığa çıkmasa,
Belki daha çekilir dert olur buralar

On üç katlı bir anlamsızlığın
Altıncı satırında
Kalemimle sevişirken defter
Bil istiyorum
Bombok buralar
Sen olmayınca...



İki Parmak Arası İntizar



Boğazım kurumuşsa sabahın köründe
Başucumda su kalmamış olsun
Çivi çiviyi söksün
Alev alsın tütün
Dumanı ciğerlerimde dans ederken
Dökülen küllere borcum olsun
Yataktaki yanık izleri
Burnumdan çıkan nefrete selam dursun
Hükmetsin sararmış duvarlar diğerlerine
Kül tabaklarım general olsun
Sigaram baş kumandan
İç savaşıma müdahil olsun
İki parmağım değerken dudaklarıma
Diğer sekizi mahcup olsun
Sararmış ise bıyıklarım
Simsiyah saçlarıma yazıklar olsun
Ve hâlâ düşünüyorsam seni
Lanet olsun
Böyle var oluş, olmaz olsun...